Etiketler

Hiperaktif Çocuklar İlaç Tedavisi Görmeli mi?

İlkokul 1. sınıfta öğrencisi olan bir veli çocuğuna destek almak için beni aradı. Ben matematik ve fen dersleri veren bir öğretmen olduğum için doğal olarak 1. sınıfa giden bir çocuğa ne gibi bir katkım olabileceğini sordum.

Veli çocuğun sınıfta çok hareketli olmasından dolayı öğretmeninin dert yandığını, öğretmenin baskıları sonucu çocuğu bir psikiyatriste götürdüklerini, onun da direk olarak 6 yaşındaki çocuğa ilaç tedavisi dayadığını anlattı. Bunu istemeyen anne-baba öğretmenin baskısına maruz kalmaya devam ediyorlarmış.

Ben çocuğu görmemiş olmakla beraber acizane tavsiyede bulunabileceğimi söyledim. Veli çok memnun olacağını söyleyince özetle o yaştaki çocuklarda normal olan davranış formunun hareket olduğunu anlattım. Yani çocuk hareketsiz kalsa esas o zaman anormal olurdu. İlaç tedavisinin ve doktorlara gidip gelmenin çocuğun kendisinin hasta veya sorunlu olduğuna inanmasına yol açacağını ve bunun daha büyük bir sorun olacağından bahsettim.

İlaç tedavisi yerine çocuğun fazla enerjisini atabileceği spor ve sanat faaliyetlerinin daha doğru olacağını, basketbol ve yüzme gibi sporların yanında resim, müzik ve santranç gibi alanlara çocuğun teşvik edilmesi ve desteklenmesinin daha uygun olacağını ifade etmeye çalıştım.

Zaten benimle paralel düşüncelere sahip olan veli bu konuda destekleyici bir görüşle karşılaşmaktan ne kadar mutlu olduğunu defalarca söyleyip teşekkür etti.


Çocuklarımızı Biz mi Hasta Ediyoruz? 

Bu olaydan hareketle kişisel tecrübelerime ve gözlemlerime dayanarak söylemeliyim ki günümüzde çocuklarımız için psikolog ve psikiyatriste gitmek ve destek almak adeta modalaşmış durumda. Yani bir yetişkinin yaşam ve algı normlarına uymayan her türlü davranışın acilen düzeltilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu da çocuklarımızın gerçekten hasta birer bireye dönüşmesine veya kendisini aşırı kısıtlanmış hissetmesine yol açıyor. Sonuçta da çocuk mutsuz oluyor ve mutsuz bir çocukluk evresi geçiriyor.

Tabi bunun tersi bir durum da var. Bazen de anne-babanın çocukları aşırı derecede özgür bıraktıklarına şahit oluyoruz. Mesela çocuk evde her şeyi kırıp döküyor ve bundan zevk alıyor. Ancak anne-baba ağzını açıp tek kelime dahi etmiyor. Hatta bu çocukların aynı davranışı gittikleri bir misafirlikte ev sahibesinin evine yaptıklarına da şahit olmuştum. 2 saat içinde ev sahibinin evini tarumar etmişler ama annelerinden tek kelime dahi işitmemişlerdi. Ev sahibi hanım efendi dişlerini sıkmaktan bir hal olmuştu.

Bu şekilde yetişen çocukların da sorumluluk duygusundan yoksun yetişecekleri gün gibi aşikar. Davranışlarının başkalarına verebileceği zararlardan habersiz yetişen ve sorumluluğunu alamayan çocukların yetişkin olduklarında karşılaşabilecekleri 2 farklı risk söz konusu; ya birer sosyopat olarak çevrelerine zarar verecekler ya da aşırı davranışlarından ötürü kanun veya insanlar tarafından cezalandırılacaklar.

Özetle çocuklarımıza karşı her iki davranış türü de aşırı zararlı görünüyor. Yani onları kendi davranış normlarımıza uydurmaya çalışmakta, aşırı derecede serbest bırakıp sorumsuz bireyler olmalarına yol açmakta doğru değil. İkisinin ortası yani denge en iyisi gibi...

Bana Ulaşın



Dersler ve Ücretler Hakkında 
Detaylı Bilgi Almak İçin 

0555 333 66 91